İLK AY GÖRÜLEN HASTALIKLAR

  • Gözyaşı gözümüzü sürekli ıslak tutan bir salgıdır. Üst göz kapağının dış kısmında, kaşın hemen altında bulunan gözyaşı bezleri tarafından salgılanır. Gözün burun köküne yakın, iç kısmındaki 2 adet küçük kanalla gözyaşı kesesine ve oradan da burun içine boşalır.
  • Bebeğin, anne karnında gözyaşı kanallarının oluşumunu tamamlayamaması ve gözyaşı kesesinin buruna açıldığı yerdeki zarın delinmeden doğması yenidoğanlarda gözyaşı kanalı tıkanıklığına neden olabilir. Bu bebeklerin çoğunda kanallar birkaç haftada kendiliğinden açılır.
  • Bebeğin doğumdan itibaren gözlerinin sürekli sulanması ve çapaklanması gözyaşı kanalı tıkanıklığının belirtisi olarak görülür. Sık karşılaşılan bu durum, bebek 1,5 yaşına gelene kadar basit tedavi girişimleriyle düzeltilebilir Geç kalınması durumunda ameliyat gerekir Kesin tanı için bir göz doktorununun muayenesi gereklidir Tedavi birkaç aşamadan oluşur. İlk olarak masaj uygulaması yapılır. Amaç, kanal içerisinde ki basıncı arttırarak tıkalı olan kanalın açılmasını sağlamaktır. Bebeğin tam burun köküne parmakla hafifçe bastırılır ve aşağıya doğru sıvazlanır. Bu masaj günde birkaç kez uygulanır. Bu sırada göz hekimince önerilen gerekli göz damlaları da kullanılır. Masaj ve damla tedavisiyle, 6-12 aya kadar %95 vakada kanal açılır. Açılmayanlara göz hekimi tarafından cerrahi girişim yapılır.

Dil ile ağız tabanı arasındaki bağın kısa ya da kalın olmasıdır. Dil hareketlerinin kısıtlanması çocuğun konuşmasını ve beslenmesini etkileyebilir. Ancak sanıldığı kadar büyük oranda bir problem oluşturmaz.

Çocukların çok az bir kısmında müdahale etmek gerekir. Dil bağı çok kısaysa cerrahi girişim gerekir. Emme fonksiyonunda bir problem yoksa 2 yaşa kadar beklenir. Varsa bebek yeterince tartı alamayabilir. Bu durumda başka nedenler de araştırılır. Neden dil bağı ise müdahale edilir. Beslenmede sorun yoksa iki yaş civarında konuşma fonksiyonu değerlendirilir. Konuşmasını etkileyecek kadar problem mevcutsa, bazı harfleri çıkarmada zorlanıyorsa dil bağı kesilir.

Poliklinikte en sık karşılaştığım şikayetlerden biri bebeğim emmiyor. Bir çok sebebi olabilir ama sizin en az aklınıza gelen sebeplerden biri ağızdaki beyazlıklar.

Pamukçuk, bebeğin huzursuz olmasına ve beslenmeyi reddetmesine neden olabilir. Bebeklerde pamukçuğun en tipik bulgusu, ağızda (dil üzerinde, dudak ve yanak iç kısmında ve bazen boğazda) görülen beyaz renkte lezyonlardır. Bu lezyonlar süt kesiği ya da peynir görünümündedir ve kazındığında altındaki bölgenin yavaşça kanadığı görülür. Doktor önerisi ile verilen ilaçla kolayca tedavi edilebilmektedir. Tekrarlayan pamukçuk enfeksiyonu ayrıntılı değerlendirilmeli. Öncelikler önerilen tedavinin doğru bir şekilde uygulandığından emin olun. Emzik ve biberon kullanımına dikkat edilmeli. Doktor önerisi ile dil üzerinden kültür alınarak ağızdan kullanılabilen şurup şeklinde mantar ilacına yönelik tedavi verilebilir. Bazen kullanılan ilaca dirençli mantar üremesi olabillir bu nedenle kültür sonucuna göre ilaç değişimi düşünülebilir. Bağışıklık sistemi açısından tetkikler yapılmalıdır.

Sesinizi duyar gibiyim “Peki pamukçuğu nasıl önleyeceğim”

  • Bebeğinizi emzirmeniz ve genital bölge temizliği yapma öncesinde ve sonrasında ellerinizi ılık sabunlu su ile iyice yıkaması gerekir.
  • Eğer kullanılıyorsa emzik ve biberonların sık kaynatılması, yıpranan emziklerin ise değiştirilmesi gerekir. Emziklerin iyi kaynatılmaması pamukçuk tedavisinde başarısızlığa neden olabilir.
  • Meme çatlaklarının önlenmesi için meme pedlerinin de sık değiştirmesi gerekir. Gerekli durumlarda günde birkaç kez vitamin E, vazelin, lanolin içeren kremler ince bir tabaka halinde sürülebilir. Bu tür kremler, bebeğin bir dahaki emmesinden önce ılık suyla temizlenmelidir.
  • Bebekte pamukçuk gelişmesi durumunda bebeğin beslenmesinde kullanılan bütün araçları (süt pompası, yapay meme uçları gibi) iyice temizlemesi (yüksek ısıda yıkama gibi) ya da değiştirmesi gerekir.
  • Eğer bebeğe damlalık ile bir ilaç veriliyorsa, damlalığın bebeğin ağzına değdirilmeden ağza vermeniz daha uygundur. Eğer damlalık ağız içine değmişse, şişenin içine tekrar sokulmadan önce damlalığın temizlenmesi gerekir.

Bebekler beslendikten oynatmak, zıplatmak gibi hareketler sonucu bir miktar sütü ağız kenarından çıkarabilirler, hatta fışkırır tarzda kusabilir bu normaldir. Yenidoğan döneminden itibaren bu şekilde sütü çıkarmaları kilo alımı iyi ise ve başka sorun yoksa endişe edilmemelidir.

Peki hangi durumlarda kusmadan korkmak gerekir ?

  • Sarı-yeşil renkli (Safralı) kusma
  • Karında şişme, dokunulduğunda hassasiyeti
  • Kusarken kanama Sürekli ve zorlanarak kusma
  • Büyüme geriliği Ateş, bilinç bulanıklığı
  • Bıngıldak kabarıklığı, kasılma
  • Başın normalden büyük ya da küçük olması

Yenidoğan dönemindeki kabızlıkta öncelikle yeterli beslenip beslenilmediğine dikkat edilmeli. Yirmi günlük yenidoğanı kabızlık şikayetiyle muayeneye getirdiklerinde kaka yapması için fitil yapıldığı söylendi. Fitile rağmen kaka yapmamıştı. Çünkü 20 günlük olmasına rağmen henüz doğum kilosunu yakalayamamıştı. Yani iyi beslenemediğinden kakasını yapmamıştı!!!

Uzun süreli kabızlıklarda bebeğinizde şunlara dikkat edin:


Makatta darlık ya da çatlaklık Bel bölgesinde gamze, belirgin tüylenme Çok önemli olabilir.

Bazen gamze ve tüylenme gizli omurga sorunlarının göstergesi olabilir. Muayene edilmeli ve ultrasonografi istenmeli. Altı aydan büyüklerde yada ciddi şüphe duyulunca MR gibi ileri görüntüleme doktorunuz tarafından istenebilir.

Ailede tiroid rahatsızlığı olanlarda tiroid fonksiyon testlerine bakılmalı. Hipotiroidi sadece kabızlık ile ortaya çıkabilir. Önlenebilir zeka geriliği nedenidir. Bir ilaçla bebeğin hayatı kurtulur. Kabızlığa ek olarak tekrarlayan solunum sorunları, büyüme geriliği, kansızlık, karında şişlik durumları varsa hemen doktora gidilmeli.

Hangi durumlarda kabızlığı tedavi etmeliyiz?

Bebeğinizin karnı rahat ve huzursuzluğu yoksa 4 güne kadar beklenebilir. Dört günden uzun süren, ağrılı, karında şişlik yapan sert dışkılama durumlarında doktora gidilmeli.

Kabızlığın çaresi için neler yapabiliriz?

Bebeğin beslenmesine dikkat edilmeli ve kabızlığın nedeni doktor tarafından araştırılmalı Eğer bebeğiniz formula(mama) ile besleniyorsa mama değişikliği düşünülebilir Altı aydan büyük bebekler için mevsimine göre erik, kayısı, armut ve elma verilebilir.

Meyve, sebze ve tahıllar posası ile birlikte hazırlanmalı. Bir çay kaşığı zeytin yağının ağızdan verilmesi hem kabızlığa hem beyin gelişimine faydalı olabilir. Doktorunuz gerekli görmesi durumunda ilaç kullanılabilir.

Gelelim geceleri bizleri uyutmayan o meşhur gaz sancısına. Sizler gibi sevgili eşim ve ben kaç gece uykusuz kaldık bu gaz sancılarından. Hemen aklınızdan geçiyordur, kelin ilacı olsa başına sürerdi sözü :) .

Genellikle 3. Haftadan sonra başlayan 3. aya kadar devam eden, özellikle akşamları olan 2-3 saat sürebilen rahatsız edici düzeyde ağlama ile seyreden bir sorundur. Ağlama sırasında bebeğin kendini kastığını yüzünün kızardığını ve karnının gerginleştiğinin görebilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken en önemli husus ciddi hastalık nedeni olan durumların gaz sancısı olarak nitelendirilmemesidir. Bunu basit bir şekilde şöyle fark edebiliriz. Ağlama atakları gün içerisinde sürekli olmamalı, gaz sancısı genellikle akşamları olur.

Peki geceleri nasıl biraz daha rahat uyuyabileceğiz :-)

Üçüncü aydan sonra çoğunlukla geçeceğinden tedavinin önemli bir kısmını sabır içermektedir.

Anne sütü ile beslenme önemli bir koruyucu gıdadır Özellikle gece emzirmesine önem verilmeli, çünkü gece anne sütünde bulunan melatonin hormonu bebeğin uyumasına yardımcı olur Annede gıda alerjisi varsa, alerjik gıdaları yememesi önemlidir.

  • Probiyotiklerin faydalı olduğu gösterilmiş
  • Beslenme sonrası en az 5 dakika bebeğin gazı çıkarılmalı
  • Evde hatta balkonda bile sigara içilmemeli
  • Bebeğinizi araba ile gezdirebilirsiniz
  • Sarsılmamasına dikkat ederek bebeğinizi sallayabilirsiniz
  • Bebeği rahatsız edici sesler olmamalı Saç kurutma makinesinin sesi faydalı olabilir
  • Ilık su ile banyo ve karna masaj uygulanması
  • Bitki çaylarının ağlama ataklarını azalttığı gösterilmiş olsada, hazırlanması açısından enfeksiyon riski, kullanım miktarı ve süresi anne sütü alımında azalmaya neden olabilme riski, ağır metal içerebilme riski gibi potansiyel tehlikelerinden ötürü önermiyoruz
  • Komşularınızın sizlere çeşitli ilaç tavsiyeleri olacaktır. O ilaçlar bebeğinizin gaz sancısına iyi gelmeyecektir demiyorum ancak bebeğinizin başta beyin karaciğer ve tiroid bezlerine ilerleyen zamanlarda etkisini tam olarak bilemediğimizden kanıta dayalı yaklaşımı öneriyorum

İdrar ve gaitanın temas ettiği kasık, uyluk, kalça ve anal bölgede oluşur. Islaklık ve tahriş deriyi daha geçirgen ve travmaya daha duyarlı hale getirir

Pişiğin tedavisinde amaç cilt ıslaklığının azaltılması, idrar ve gaitanın cilt ile temasının en aza indirilmesi ve enfeksiyon etkenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olmalıdır.

Cilt ıslaklığının azaltılması için emicilik oranı yüksek hazır bezler kullanılmalıdır. Bezlerin sık değiştirilmesi, her kaka ve idrar sonrası bekletilmeden, hemen değiştirilmesi, anogenital bölge su ile yıkandıktan veya silindikten sonra yumuşak bir biçimde silinerek kurulanması yararlı olur.

Hava almayı engelleyecek kadar sıkı sarılan bezler; idrar ve gaitanın deri ile daha fazla temas etmesine neden olacağından sıkı bağlanmamalıdır. İdrar ve gaita ile teması azaltmak için cilde çinko oksitli preparatlar sürülebilir. Bez değiştirirken bu preparatların tamamen çıkarılmasına gerek yoktur.

Bebeğin altı suyla yıkanırken, fazla maddelerin mümkün olduğunca ortamdan uzaklaştırılması ve kuruladıktan sonra koruyucu preparatın yeniden sürülmesi daha iyi olur. Bebek altı temizliğinde kullanılan hazır ıslak havlular iritasyonu artırabilecekleri için önerilmez.

Alkol içermeyen, su emdirilmiş temizleyici mendiller sağlıklı ciltte ve su bulunamadığı zaman kullanılabilirler. Pudra; bakteri ve mantarlar için uygun bir tabaka oluşturabileceğinden, ayrıca solunum yolları için zararlı olabileceğinden önerilmemektedir. Pişik bakterilerden kaynaklanmadığı sürece antibiyotikli merhemlerin kullanımı uygun değildir. Yenidoğanlarda topikal ilaç kullanımı sırasında özellikle pomat formundaki preparatlar, bez bölgesine veya lezyon alanlarına sürüldüklerinde sistemik emilimlerinin çok fazla olacağı akılda tutulmalıdır. Bebeğin altı açık bırakılarak havalandırılmalıdır. Tedaviye dirençli pişiklerde bez alerjisi, idrar yolu ve bağırsak enfeksiyonu, karbonhidrat intoleransı, biotinidaz eksikliği gibi durumlar açısından da bebeğin değerlendirilmesi uygun olur.

Gözden kaçmaması gereken bir durumdur!

İlk 3 gün çok dikkatli olunmalıdır. Hastaneden çıkmadan sarılık hakkında bilgilendirilmelisiniz. Kan gurubu uygunsuzluğu bulunan bebekler (Anne: 0 Bebek A ya da B kan gurubu veya Anne Rh(-), Bebek Rh(+) kan gurubuna sahip ise) hastaneden taburcu olmadan sarılık tetkiki yapılmalı ve takip planı belirlenmelidir. Bu uygunsuzluk durumlarında eğer etkilenme varsa erken tedavi başlanmalı. Çünkü sarılığı hızla yükselerek kan değişimine kadar gidebilir.

Asla istenilmeyen bir durum olan beyin etkilenmesi sonucu özürlülük olabilir. Gözler yanılabilir kesinlikle sarılık açısından en geç 3. günde doktor tarafından değerlendirme yapılmalıdır.

Birgün en yakın arkadaşım arayarak, 4 günlük bebeğinin idrarının kırmızı olduğu söyledi. Direkt olarak sarı olup olmadığını sordum. Mühendis olan arkadaşım; ‘değil’ dedi. Ertesi gün aramızda tekrar aynı muhabbet geçti. Avcılar bölgesine gittiğimde birde arkadaşıma uğrayayım dedim. Birde ne göreyim bebek portakal gibi turuncu. Bir kez daha tecrübe ettim ki mesleği ne olursa olsun sarılık konusunda göz yanılır, anne baba gözleri alıştığından ya da yakınlarından etkilenerek sarılığa dikkat etmeyebilir.

Neyse ki fototerapi verilerek bebeği sağlıklı bir şekilde büyümektedir. Sarılıkta bebeklerin bezleri turuncu boyanabilir. Ancak bu şekilde şanslı olmayan kan değişimi gerektiren sarılık vakalarıyla da karşılaşıyoruz.Korkulan durum beyin, kulak etkilenmesi de maalesef görülebiliyor. Sarılığın belli bir düzeyin üzerinde olması çok ciddi beyin hasarına neden olarak bebeğin özürlü olmasına neden olurBasit tedavi yöntemleri ile önlenebilir bir durumdur.

Lütfen sarılığı basite almayalım. Bazı ailelerde sarılık basite alınıp bizim önceki çocuklar da sarardı birşey olmaz hocam şeklinde istemediğimiz konuşmalarla karşılaşıyoruz.

Kardeşin sarılık nedeniyle fototerapi alması şimdiki bebeğinde tedavi edilebilecek düzeyde sarılığının olabileceği açısından bizleri uyarmaktadır.

Tedavi gerektirecek düzeydeki sarılık(bunun kararı doktorlar tarafından verilecektir) varsa alternatif tedavi yöntemleri sakın aramayın, emzirmeye devam ederek doktorunuzun önerisini yerine getirin.

Bir diğer önemli hususta sarılık bazen yüksek olmaz ancak patolojik sarılık olabilir. Yani fototerapi ile iyileşen sarılık değil de karaciğer nakli gerektiren sarılık tipi olabilir. Bu nedenler sarılığın tipi kan tetkikleri ile belirlenmeli.

Soluklukta sarılık açısından önemlidir. Bazı hastalıkların belirtisi olabilir. Ailede dalak ameliyatı olan varsa kardeşlerinde sarılık kansızlık şikayetleri varsa erkenden tetkik edilmelidir. Bebeğin kakasının rengi beyaz-gri macun gibi ise sarılığın şiddetine bakılmadan doktora gidilmelidir.

Genellikle en çok 4. ayda görülür, 6. aydan sonra azalır ve 12. ay civarında son bulur. Ön planda kusma şikayeti ile belirir. Ancak kusmanın diğer nedenleri kesinlikle ekarte edilmelidir. Bu nedenler idrar yolu enfeksiyonu(anne karnnda böbrek sorunu varsa kesinlikle ön planda düşünülmelki), besin alerjisi(özelikle inek sütü proteinin alerjisi, anne sütü ile bebeğe geçerek yapar), mide çıkışında darlık ve özellikle akraba evliliği varsa metabolik hastalıklar açısından değerlendirilmelidir. İlk olarak beslenme sıklığı ve pozisyon düzeltme ile oluşabilecek ek durumlar önlenmelidir. Reflüden şüphelenilen bebeler beslenme sonrası hemen kucağa alınıp gazı çıkarılmaya çalışılmamalıdır. Çünkü gaz çıkarma sırasında karın içi basıncı arttırılarak kusmaya neden olunur. Beslenme sonrası sallanmamalıdır. Kıyafet değişimi için en az 15 dakika geçmesini beklemek uygundur. Hafif 30-40 derece eğimli olacak şekilde kucakta tutulabilir. Bunu yaparak midedeki gıdanın bağırsaklara geçişi beklenir ve kusma önlenebilir. Bebeğin bol miktarda ve yatar pozisyonda beslenmemesi önemlidir.

Anne sütü ile beslenen bebeklerde anne sütü asla kesilmemelidir. Anne sütüyle beslenen bebeklerde yakınmaların azaltılması amacıyla gerek duyulduğu durumlarda çocuk hekimi tarafından kıvam artırıcılar anne sütüne eklenerek kullanılabilmektedir. Kıvam arttırıcılar(thickener) anne sütünün yoğunlaşmasını sağlayarak mideye geri dönmesini engeller. Mamayla beslenen çocuklarda ise kullandıkları mamaya kıvam artırıcıların eklenmesi veya AR (antiregurjitasyon) mama kullanılması yakınmaların azaltılması için birer seçenek olabilmektedir.

Bebeğin beslenme sonrası sol yan veya yüz üstü pozisyonda yatırılması reflü sıklığını azaltsa da, her iki pozisyonda ani ölüm riski artmaktadır. Bu nedenle bebeğin, sadece anne veya bebeğe bakan kişi tarafından sıkı gözetim altında olduğunda bu pozisyonlarda yatırılması önerilmektedir. Kusmanın diğer nedenleri ekarte edildikten sonra pozisyon, beslenme önerileri ve kıvam arttırıcılara rağmen kusma devam ediyorsa kana geçmeyen reflü ilaçları kullanılabilir. Buna rağmen kusuyorsa doktorunuz tarafında uygun görülen reflü ilaçları kullanılabilir. Beslenme sıklığına ve miktarına dikkat edilmeli özellikler anne sütü yeterli olmasına karşın gereksiz verilen mamalarda kusmaya neden olmaktadır. Özetle reflünün tanınması klinik olarak iyi olan bebekte kusmaya yönelik gereksiz birçok tetkikin yapılmasının önüne geçer. Reflü düşünülen bebeklerde kilo alımı iyi ise mümkün olduğunda pozisyon ve beslenme önerileri yaklaşımları yeterli olacaktır. Bebeğiniz deki gözlemlerinizi ayrıntılı olarak doktorunuza anlatınız.